Bundan yaklaşık 30 yıl önce bu kelime hayatımıza yeni yeni girmeye başladı. Yanılıyor olabilirim ama fast-food bunun ilk örneklerindendir herhalde. Istanbul ilk iki McDonald’s ını ziyaret etme fırsatım oldu o zamanlar. Arkadaşlarımızla hızlı hızlı yedikten sonra sohbet ederek. Buradaki fast-food yani hızlı yemek aslında yeme kısmı ile değil üretilme kısmı ile ilgili yeni durumu yansıtıyordu yani yemekler artık fabrikalarda büyük adetlerde üretilip restoran zincirine dağıtılıyor restorana ise sadece ısıtması, ya da kızartması pişirmesi bir de bir araya getirmesi kalıyordu. Böylece bizim usül uzun uzun hazırlanan kebaplar, sarılan dolmalar yerini kızarmış yağa “coss” sesi ile atılan dondurulmuş patates, hazır paket ketçap mayonez ve hamburgere bırakmaya başladı. Yani ilk başta fikir, hazırlanması ile ilgiliyken, bunun geçerken bir dilim ağza atılan pizza haline dönüşmesi de uzun sürmedi.

Önce hızlı hazırlandı, sonra hızlı yenildi…

Aslında işin aslı yemeklerin hem hızlı hazırlanması hem de hızlı tüketilmesi sağlık için faydalı değildi. Hızlı hazırlanması pek çok sağlıksız koşulu bir arada topluyor hızlı yenilmesi ise pek çok sindirim sorununu ortaya çıkarıyordu ama geri kalan pek çok şeyde olduğu gibi biz buna da düşünmeden evet dedik…

Ama bundan geriye kalan sadece fast food değildi… Her şeyin hızlısıydı.

Otobanlar, ki bunlar fast food’dan önce… Hızlandırılmış kurslar, hızlı yazma teknikleri ki bu da faydalı bence, hızlı okuma teknikleri vs…

 

Bugün bulunduğumuz noktada insanlar her şeyin hızlısını istiyor ama bir detay kaçırıyor muyuz acaba?

Yemek yerken edilen güzel sohbetler, bir yerden bir yere gidilirken görülen muhteşem manzaralar, bir kitabı sindir sindire okurken dalınan derin düşünceler, derin bir vaaz…

 

Evet hayat bizi hızlı, kısa, net, fayda odaklı hale getiriyor, sohbet değil konu önemli hale geliyor, paydaşlık değil karın doyurmak hatta kitabın detayları değil özeti önemli oluyor.. Hızlıca karnımızı doyururken, gideceğimiz yere hızlıca gidip, kitaplarımızı hızlı hızlı okuyup vaazlarımızı hızlı hızlı dinleyip randevularımızı hızlı hızlı yapa duralım.

Sahi nereye koşuyor insan? Bu kadar hızlı neyin peşinde koşuyoruz? Neyi yakalamaya çalışıyoruz?

Yakalayabiliyor musunuz?

Yakalayamıyorsanız şöyle bir yavaşlayın ve etrafınıza bakın. Belki de aradıklarınız ordadır…

 

Sevgiler

 

 

Written by : admin

Bülten Aboneliği

Siteye bir şey eklendiğinde haberdar olmak isterseniz lütfen ücretsiz olarak üye olun

Thank you for your message. It has been sent.
There was an error trying to send your message. Please try again later.

Burada olduğunuz için teşekkür ederiz.

Leave A Comment